Hikaru'nun son dönem dizilerini anlattığı yazısını okuduğumda bu ara hiç Türk dizisi izlemediğimi fark ettim. belki de iyi bir dizi ile karşılaşmadığımdan hiç başlamıyorum artık hiçbir diziye. ama eskiden her hafta deli gibi beklediğim, bayıldığım dizilerim vardı, onlardan bahsedeyim biraz, bakalım kaçımız seviyorduk bu dizileri :)
1- ÇEMBERİMDE GÜL OYA
bu diziyi sevmeyen kimse görmedim ben.. Mehmet ile Yurdanur'un aşkı herkesi imrendirmiştir kendine bir dönem eminim.. Çemberimde Gül Oya benim herhalde şimdiye kadar en sevdiğim en merakla izlediğim dizilerden. Kanal D zaten dönem dizileri konusunda çok başarılı, ama bu dizi senaryosu, oyuncu kadrosu açısından da bir harikaydı.. dizinin en hoş tarafı Yurdanur ile Mehmet'in yaşadıkları o iki katlı konak ahalisi ve konakta yaşananlardı elbet. bu konağı Yaprak Dökümü dizisinden de hatırlarız ama hiç iyi hatırlayamayız, öyleyse boşverin biz dizimize dönelim :) konağın Suna ablası kadar tatlı bir kadın olamaz, evet biraz çok konuşuyordu, heyecanlı panik bir kadıncağızdı ama dünya tatlısıydı.. yıllar sonra Suna'nın yaşlanmış halini dizide görünce çok sevinmiştim ben.. bu çatlak kadın daha iki günlük evli milletvekili kızını tüp kuyruklarına falan götürüyordu, ona 250 gram kıyma nasıl alınır öğretmeye çalışıyordu :) bir de bu kadıncağızın Almanya'dan gelen kızı ve damadı vardı, onların yolunu beklemişti dört gözle.. sonra torununun sünnet düğününü yapmışlardı, o düğündeki tango sahnesini hiçbirimiz unutmamışızdır eminim.. hatta dans ederken Mehmet'in Zarife'yi Ümit'e paslaması çok hoş bir hareketti, hala aklımda çok gülmüştüm o gün de :) dizinin en güzel kısmı sadece 3 5 karakterden oluşmayıp çok zengin yan karakterleri de içinde bulundurmasıydı.. Canan, Zarife, Suna, Ümit.. hepsinin hayatı farklı güzeldi. ama Zarife'ye çok yazık oldu, bu dizinin bahtsızı da oydu maalesef, kaderi hiç gülmedi :( bir de dizinin geleceği ve geçmişi iç içe göstermesi çok güzeldi. ben Öyle Bir Geçer Zaman Ki'de de bunu beklemiştim, Osman'ın büyük hali de katılmalıydı diziye ama yapmadılar bunu.. bir bölümde hem geçmişte hem gelecekte Büyük Ada'ya gitmişti Yurdanur.. geçmişte Mehmet ile onun yaşadıklarının yanında, gelecekte uyuz kızı Feriha ve Hasan'ın kavgalarına şahit olmuştuk.. iki kuşağın aşk, sevgi, sadakat kavramlarına bakış açılarını görmekte bu sahneler çok iyi olmuştu. siyasi olayların da dizide yansıtılması konusuna gelirsek her zamanki gibi taraflı bir biçimde yansıtılmıştı. zaten bu 70lerdeki üniversite olayları objektif bir biçimde, ne sağ ne sol yanlısı olarak dizilerde filmlerde kullanıldığı zaman belki de bu konuların çözümlerini daha iyi anlayabileceğiz. ama ÖBGZK'ye göre ÇGO oldukça tarafsızdı tabi, ÖBGZK yanlılık konusunda diğerlerini solladı ne diyeyim :) aklımda kalan diğer sahnelerse, Yurdanur'un annesinin doğum gününde Yurdanur hamile olduğunu söylediğinde hepsinin o şaşkın yüz ifadesiyle fotoğraf çekinmeleriydi. çok tatlılardı :) ve Yurdanur'un 12 Eylül sabahı boş sokaklarda fırın arayışı.. ben bu gidişle dizinin tüm sahnelerini anlatacağım, kısaca iyiydi bu dizi yav :)
2- YALANCI YARİM
işte ben romantik komedi diye buna derim.. Türk dizileri içinde gerçekten romantik komedi diyebileceğim tek dizidir Yalancı Yarim.. yanlış anlaşılmalar, trip atmalar, küsmeler barışmalar.. ama bir türlü kavuşamamalar :) alın size harika bir Kore dizisi.. yani olabilir bence.. Koreliler bu diziyi kesinlikle uyarlamalı, ortaya harika bir dizi çıkacağına eminim.. 20 bölümde tadında tuzunda da bitirirler ooh biz de mis gibi izleriz.. Korece öğrenir öğrenmez SBS'ye mail atmalıyım belki de :) bu dizide de uyuzlar kraliçesi Naz ile tatlı, yakışıklı, kaslı şoförümüz Tarık'ın hikayesini izledik.. konuyu hepiniz biliyorsunuzdur eminim, babasını üç buçuk yıl okuyorum diye kandırıp paralarını yiyen ama okula sadece 3,5 gün gün giden İtalya'nın ünlü rallicisi Alfonso, nam-ı diğer Tarık Türkiye'ye geldiğinde babası her şeyi öğrenir ve çocuğa yurt dışına çıkma yasağı getirir. ayrıca iki yıl sigortalı bir işte çalışmak zorundadır. ve zavallıcık Naz'ın şoförü oluverir, kısaca Allah cezasını vermiştir :) bu arada Naz da kaza yaptığı için direksiyona geçememekte maalesef ve şoför istememektedir.. dizi boyunca bu uyuz neler yapmıştı Tarık'a.. yani çocukta herhalde peygamber sabrı var diyordum ben.. ama hoşlandı bi kere ne yapsın.. üç katı maaş tekliflerini falan reddetti yani o kadar :) yukarıda da dediğim gibi bir Kore dizisinde göreceğiniz tüm yanlış anlaşılma, karmaşa var bu dizide.. kişiler karışıyor, Tarık üç kişiyi birden oynuyor falan :) Naz dizide uzunca bir süre Tarık Tekelioğlu'nu görmese de gördüğünü iddia ediyor ve şoför Tarık da çok gülüyor buna elbette :) hatta bir keresinde "Tarık Tekelioğlu öyle yakışıklı ki O tarzansa sen çitasın" diyor Tarık'a :) dizide o kadar çok espri, güzel sahne var ki hangi birini anlatsam bilemedim.. benim daha sonra internetten izlediğim tek Türk dizisidir kendisi. izlemeyenler hemen izlemeli.. tabi Barış Akarsu gibi genç tertemiz bir çocuğun ölmüş olduğunu tekrar tekrar hatırlamak kötü oluyor ama ben onu hep dizideki gülen yüzüyle hatırlamak istiyorum.. bu arada kendisinin ölüm yıldönümü geçti, mekanı cennet olsun inşallah..
3- GÜLBEYAZ
ben ortaokuldaydım Gülbeyaz yayınlandığnda, daha sonra tekrarlarını izledim ve bayıldım.. bu dizi de sevmeyeni olmayan dizilerden eminim, herkes konusu açıldığında sevdiği bir sahneyi anlatmadan geçmez.. bu dizi de dramı abartmayan, romantik komedi olarak bitebilmeyi başaran nadir dizilerdendir. vee Nejat İşler.. aaaah, Allahımm o ne tatlılıktı ne yakışıklılıktı, çocukluk aşkım olmuştu resmen :) her ne kadar Kaybedenler Kulübü sonrası kendisinden bir miktar soğumuş olsam da Kadir favori jönlerimden her zaman :) diziyi uzun süre önce izlemiş olsam da Gülbeyaz ve Kadir'in teknelerinde çalışan çocuğu aramaya gittikleri bölüm hala aklımda. hatta ikili bir bara girmişlerdi ve Gülbeyaz o güzel sesiyle "biiir şarkisun seeen" şarkısını söylemişti, tabi millet de aynı şiveyle tekrar ediyordu falan :) aynı bölümde Kadir'in caddeye boylu boyunca uzanıp ölmüş numarası yapması ve zavallı Gülbeyaz'ın da bunu yeyip başında ağıtlar yakması çok komikti :) yine aynı bölümde ikilinin aileleri çiftimizi kaçtı sanıyor ve hepsi ayrı birer senaryo uyduruyordu, hepsinin uydurmaları da birbirinden komikti :) bunca komedi unsurunun dışında çok da romantik bir diziydi Gülbeyaz.. Gülbeyaz Kazım ile evlenmeye karar verdiğinde hepimizi sinir etmişti, "Kadir varken bir dur hacı yaa olur mu böyle" diye bağırası geliyordu insanın :) Kazım Koyuncu da harika Karadeniz Türküleriyle tat katmıştı diziye, onsuz Gülbeyaz Gülbeyaz olmazdı eminim.. Kazım Koyuncu'yu da rahmetle anıyorum..
4- YABANCI DAMAT
aah ah bu dizinin de bir Koreli versiyonunu yapsa ya bizim yapımcılar, mesela Lee Min Ho tatile geliyor Türkiye'ye ve Antalya'da çat diye bir Türk kızını görüyor ve aşık oluyor.. olamaz mıı olabilir :) ama nerde bizim yapımcılarda bu Kore dalgasını keşfedecek öngörü.. neyse, Yabancı Damat'ın ilk 20 bölümünü soluksuz izlemiştim sonra cıvıttı biraz zaten.. ilk bölümleri harikaydı ama ne diyeyim.. Nazlı'nın Niko'yu dedelerine Bosnalı Naki olarak tanıtması dizinin ilk bombasıydı :) zaten Memik dede Niko'da sonra en sevdiğim karakterdi dizide, adamın her repliği ayrı bir bombaydı :) Niko kendisine kan verdiğinde sülük alıp kanını emdirmeye çalışması çok tatlıydı bence.. bu kadar masum bir çözüm daha bulunamaz :) sonraa Yunanlı damadı olduğu için kabuslarında papaz cübbesi giydiğini ve adının "Memikapulos" olduğunu görmesi de çok komikti :) yerde mekik çeken Kadir'e de: " öyle tepişeceğine git iki rekat namaz kıl" demesi de en güldüğüm repliklerden.. neyse Memik dededen ayrı bir post bile yazabilirim adam harikaydı, gelgelelim diğer karakterlere. Özgür Çevik zaten Akademi Türkiye'de de favorimdi benim, ergenken tabi :) bu yüzden onun oyunculuğunu objektif olarak izlememişimdir eminim, iyiydi diye hatırlıyorum, ilk deneyimine göre bayağı iyiydi.. Nazlı da adı gibi Nazlıydı.. biraz baymıştı beni ama neyse.. kısaca bu dizinin ilk sezonunun ilk bölümleri gerçekten izlemeye değerdi, sonrası ise çok sulandı.. kısa olsaydı daha iyi olurdu. dediğim gibi yine 20 bölümlük mükemmel bir Kore dizisi olur bu diziden de.. yapımcılara bununla ilgili bir mail daha atmalıyım sanırım :)
5- HATIRLA SEVGİLİ
bu dizi de benim ÖSS hazırlık dönemime denk gelmişti, fırsat buldukça izlemeye çalışıyordum. son bölümüne kadar da sıkılmadan izledim.. Beren Saat ister Bihter olsun ister Fatmagül, benim aklımda hep masum Yasemin olarak kaldı.. ama Necdet'e ettiklerini hiç unutmadım.. ben acayip Necdet'ciydim o dönemde.. tamam Cansel Elçin'i de çok severim ama Okan Yalabık bu dizide bir harikaydı şimdi ne yalan söyleyeyim :) yine dizinin konusunu anlatmayayım, hepimiz biliyoruz eminim.. Yasemin ve Ahmet yıllarca kavuşamaz, çocukları olur yine kavuşamazlar ve Yasemin zavallı Necdet ile resmen paravan evlilik yapar :( tabi sonra dizi uzadıkça Necdet de başka kollarda bulur mutluluğu.. aşkın dışında dizide Menderes dönemine ve o dönemde yapılan idamlara da şahit olduk. bu konuda Hatırla Sevgili'yi kutlamak lazım, olabildiğince objektif bir biçimde yansıttı dönem olaylarını.. tabi yine sadece idam kısmını, üniversite olaylarında yine bir taraf kahraman diğeri tü kaka oldu maalesef.. her neyse, bu dizide de sevdiğim çok kısım var hangisini yazsam :) mesela Yasemin ve Ahmet tam evlenmek için Paris'e gidecekleri gün ihtilal olmuştu ve ayrılmak zorunda kalmışlardı, o sahneler gerçekten çok acıklıydı.. bu arada dizinin tüm müzikleri, şarkıları bir harikaydı.. diziyi dizi yapan müzikleridir derim her zaman.. her sezon yeni güzel müzikler eklendi diziye. yalnız bu dizi de çok uzadı bence, hakkı bir sezondu, zaten 2. sezonda ben de koptum biraz.. her zaman olduğu gibi :)
6- KAMPÜSİSTAN
Kampüsistan Türk dizileri içinde en çok güldüklerimdendir belki de. tam bir gençlik dizisi işte, Küçük Sırlar gibi saçmalamadan, tadında esprilerle oluyor bu iş demek ki :) tabi bu dizi de fazla uzadı orası kesin ama Türk dizilerinin kaderi bu, yapacak bir şey yok :) bu dizimizde de Anadolu'nun, (abartmayalım kız Bursa'dan gelmişti :) ) bağrından kopup gelen Yeşim taş gibi delikanlı Tolga ile eve çıkar. olay bu aslında, diğerleri de bu tayfanın arkadaşları vs.. Yeşim o çirkinlikle ve uyuzlukla Tolga'yı nasıl kendine aşık etmişti bunu epey düşünmüştüm o günlerde.. başrole bu kızı layık gören cast direktörlerine saygılarımı sunuyorum buradan :) neyse, bu dizide en sevdiğim karakter elbette Oğuzdu. bu kadar tatlı bir çocuk olamaz :) ev arkadaşı inek doktor Selçuk ile birlikte hep açlardı. buzdolabını açıp sadece salçayı görünce "bugün menüde salçalı raf var" diyecek kadar da cooldular ama :) dizinin en sevdiğim kısmı herkesin topluca kampa gittiği kısımdı.. o bölümde güldüğüm kadar hiçbirinde gülmemiştim. gece yağan yağmurla çadırlarını su basması, yollarına çıkan bir delinin tayfaya yol göstermesi ama Arzu'yu kaçırması :) bu arada Arzu kötü kızımız Tuğçe Kazaz. kendisini Yeşim'den çok sevmiştim ya neyse :) amaa daha sonra Yeşim diziden çıktıktan sonra dizi eskisi gibi olmadı bunu da itiraf edeyim, kızda bir şeyler varmış demek ki :) kısaca Kampüsistan gülmek için birebir.. ben bu konuyu mim yapmıyorum, ama yazmak isteyen arkadaşlar olursa seve seve okurum.. hepimizin bir dönem deliler gibi izlediği diziler vardır elbet.. keşke şimdi de olsa diyorum içimden ama maalesef, bu boşluğu Koreli çıtırlarımız dolduruyor yapacak bir şey yok :) yukarıdaki dizilere birkaç tane daha ekleyebilirim aslında ama o da diğer bir yazıda olsun artık.. bu yazı yeterince uzun oldu bence :)
Vayyy, çok tatlı bir yazı... O güzel dizileri anımsayıp ben de nostalji yaptım. Ah ah...
YanıtlaSilÇemberimde Gül Oya'yı ne kadar sevdiğimi defalarca yazdım ben de. Yine yazıyorum, bence bu dizi dönem dizilerinin en iyisidir! Hatırla Sevgili'nin ilk sezonunu da çok sevmiştim (sonradan kaliteyi düşürdüğünü düşündüm gerçi... özellikle Işık ve Yaşar'ın saçma sapan kavgaları ve ortada bir sebep bile olmadan ayrılması, sonra Işığın daha önce reddettiği Harun'la sevgili olması falan bana çok yapay ve zorlama gelmişti :P) ama Çemberimde Gül Oya bir başkaydı yav... Bugün bile Tuba Büyüküstün'e karşı içimde biraz sevgi varsa, burdaki Zarife rolü yüzündendir! Haha :D :D
Ahhh, Yalancı Yarim dedin, beni kalbimden vurdun çingu... Sürmeli gözlü Barış'ı bu dizide tanıyıp sevdim ben. Canım benim yaa, gencecik gitti, Allah rahmet eylesin... Bir de bu dizi benim ABDdeki ilk yılıma denk gelir: Yalnız başıma ve çok zor derslerle boğuşurken Yalancı Yarim'i heyecan ve sabırsızlıkla beklerdim. Tam da Kore dizileri gibiydi gerçekten; çok ama çok tatlı bir romantik komediydi. Gençler arasında çok da sevilmişti; neden şimdi böyle sevimli diziler yapmazlar da Kavak Yelleri'nde olduğu gibi "aşçı bahçıvana, bahçıvan şoföre, şoför uşağa, sonra hepsi uşağa!" motto'suyla saçmalarlar, cidden anlamıyorum... :P :P
Yabancı Damat'ın da ilk sezonunu bayıla bayıla izlemiştim. Bosnalı Naki muhabbeti ve hamam sahnesi unutulur mu?! İlker Aksum'un sünnetsiz Naki'yi gördüğü andaki yüz ifadesini şu an bile hatırlıyorum! :D Hahahah :D :D Süper diziydi cidden; hatta My Lovely Roommate'te benim için esin kaynağı bile olmuştur :D
Neyse lafı çok uzattım. Ellerine sağlık canım, çok güzel dizileri hatırlamış ve bize de hatırlatmışsın ^^
Gülbeyaz ve Hatırla sevgiliyi izlemedim, yalancı yarımi de sonlara doğru sevdim ki biliyorsun, Allah rahmet eylesin:(
YanıtlaSilÇemberimde gül oya ise şimdilerde öyle bir geçer zmanki modunda hepimiz izledik, iyiki de izlemişiz.
Yabancı damat ahhh yıllarca izledim yetmedi annemlere de zorla kabul ettirdim.Haklısın ilk başlarda orjinaldi antep de çekildi sonra sütüdyoda devam edildi ama yinede çok güzeldi. ben hasta derecesinde severim. bend e çok mail attıjm dvd çıksın istedim. hala tekrar tekrar izlerim. off yine izlemek istedim.
yalancı yarim ,gülbeyaz ,hatırla sevgili ve yabancı damat hepsini çok severim ,hepsi bir birinden güzeldir .yalancı yarim ailece izlediğimiz komedi unsuru boolc aolan eğlenceli bir diziydi .severdik :) gülbeyaz komik bir o kadar romantiktir ah ahah ah :) hatırla sevgili çok farklı ve izlenmesi gereken bir dizi .ve yabancı damat başlarda çok eğlenceli komik bir diziydi niko nun o halleri çok güzeldi ama sonra fazlaca uzattılar diziyi sıkıcı olmaya başladı . çok iyi seçimler yapmışsın ellerine sağlık :)
YanıtlaSilteşekkürler canım kamsahamnidaa^^ tüm yorumlarına katılıyorum, hatırla sevgiliyi tüm diğer diziler gibi ilk sezon izleyip bıraktım.. esas karakterlerin kardeşleri falan fazlaca işgal etti diziyi, gereksiz uzadı..
YanıtlaSilben Barış'ı Akademi Türküye'den tanıyordum, Özgürcü olsam da sevmiştim onu da, öldüğünde çok ağlamıştım aah ah..
bu arada my lovely roommate de en az yabancı damat kadar tatlı bir dizi olmuştu ya.. hatta YD gereksiz uzamışken MLR biraz daha uzun olsaydı demiştim :)
en sevdiğim bir diziyi yazmayı da unutmuşum bu arad, o da diğer bir yazıya artık, gece yazınca böyle oluyor demek ki :)
güzel yorumun için teşekkürler canım :)
ya saçma sapan dizilerin DVDleri, tekrarları dolu, güzel dizileri filmleri bir türlü göremiyoruz maalesef.. rating uğruna harcıyorlar güzelim dizileri yazık oluyor..
YanıtlaSilben dönem dizisi sevdiğim için çok sevmiştim hatırla sevgiliyi.. tekrarlarına denk gelirsen izlemelisin, çok güzel diziydi..
teşekkürler canım, çok sevdiğim birkaç tane daha vardı da onları da başka yazıda yazarım artık :) gülbeyaz ve çemberimde gül oya hariç yukarıdaki tüm diziler uzadı ve cıvıttı maalesef.. yalancı yarim de bitmek zorunda kaldı :( yoksa hepsi çok güzel başlamıştı, tekrarları olsa da izlesem yine :)
YanıtlaSil"ben bu konuyu mim yapmıyorum, ama yazmak isteyen arkadaşlar olursa seve seve okurum.. hepimizin bir dönem deliler gibi izlediği diziler vardır elbet.. " yazmaya kalkışsam şu listedenden dışarı çıkamam aynen bende bunları yazardım, her birine ah evet işte bu! dedim :)
YanıtlaSilyalancı yarim'i kore dizilerine benzeten bir ben değilmişim demek, seninde aynı fikirde olduğunu görmek mutlu etti , sırf Barış için bu diziyi tekrar anlatmayı düşünüyordum bir ara ama kaldı öyle. ama bu yazınla bunu halletmiş olduk. son bölümünün tekrarlarını izlerken göz yaşlarına boğulmuştum fena halde, sonunda babasıyla barışmıştı, senaristler farkında olmadan diziyi bir yere bağlamışlardı, oyuzden Barış'ın ölümüyle dizi yarım kalmamış oldu bir şekilde. Nerden yazdın bu diziyi ah damarıma bastın :( Naz'ın konservatuar çekimlerini YTU'nün beşiktaş kampüslerinde yapıyorlardı, ben daha yeni master'a başlamıştım, çekim ekiplerini görmüştüm ama olayı idrak edememiştim bir türlü, sonra da Barış gitti zaten, ben de birtürlü karakterleri yakından göremedim. içim burkularak okudum yalancı yarim yorumu oyuzden :(
kampüsistan annemin izlediği ilk gençlik dizisidir herhalde, bu diziden sonra bir dolu dizi izlemiştir herhalde :D kadının ruhu genç valla, fox da çıkan bütün gençlik dizilerini izliyor şuan :D kampüsistan'daki yeşim'i biz de ailecek hiç sevmezdik, tolga ve diğerlerinin hastasıydık, tolga'nın kamyonetini çok severdim ben niyeyse... (anam bende de yaz yaz anektod bitmiyor :P )
çemberimde gül oya, hatırla sevgili, yabancı damat ve gülbeyaz herkesin aklına gelen en sevilen dizilerdir sanırım ama diğer iki diziyi bu listede görmek hem şaşırtıcı hem de çok güzel oldu, çok sevilseler de hemen akla gelmiyorlar nedense :)
tekrar eline sağlık çok güzel yazmışsın Masalcm, bayıla bayıla okudum... :D
.bütün sevdiğim dizileri yazmışsın kampüsistan ve yalancı yarim başta olmak üzere hepsi çok güzeldi çemberimde gül oya o kadar samimiydi ki bu samiyeti onu unutulmaz yaptı yalancı yarim de eğlenceli komik romantik ne ararsan vardıgülbeyaz çok iyiydi kazım koyuncunun türkülerini unutmak mümkün mü ki türküler benim daha çok ilgimi çekmişti bu dizide :Dyabancı damatta malesef iyi başlayıp kötü biten dizilerden çok uzamış ve sıkmıştı hatırla sevgili ise tekrar bölümleri bile defalarca izlenen tam bir baş yapıt başka söze gerek yok bence hatırla sevgili için kampüsistanda tam bir gençlik komedisiydi bu aradailk defa yorum yapıyorum ama blogunu severek takip ediyordum zaten:d
YanıtlaSilahaha annen tam kafa dengiymiş valla öyle bi annem olsa tüm gün dizi izler muhabbet ederdim :) ne güzel yorum yapmışsın canım yazımın sonuna yazdıklarını ekleyesim geldi :) tolganın kamyonetini ben de çok severdim, bir de köylü boyacı kılığına girerdi tolganın tayfası yeşim'in teyzesinin evine girebilmek için :) kampüsistan bence gelmiş geçmiş en iyi gençlik dizisiydi, diğerlerinden farklıydı en azından :) yeşim'e rağmen :)
YanıtlaSilaah ah yalancı yarim konusunu da hiç sorma, son bölümünü aynen ağlaya ağlaya izlemiştim ben de bir de televizyonun kösesinde dualarımız seninle falan yazıyordu çok feciydi :( hala izledikçe bu çocuk ölmemeliydi diyorum ama takdiri İlahi.. Kore dizisi olması konusunda da çok ciddiyim valla bu konuyu adamlar harika işler, Enes Kaya Türkiye'ye geldiğinde planlarımızı ona anlatmalıyız belki de o bizim Koredeki ayağımız sonuçta :)
o zaman hoşgeldin bloğuma canım, yorumlarını beklerim artık :) bu diziler daha ilk aklıma gelenler, daha sonra unuttuklarımı da hatırladım onları da yazarım inşallah bir ara :) haklısın valla bizim diziler çok güzel başlıyor ama sonra cıvıtıyor hemen, mesela melekler adası'nı da ben ilk bölümlerde bayıla bayıla izlemiştim sonra ucu kaçtı maalesef.. kampüsistan ile yalancı yarim öyle herkesin aklına gelen dizilerden değil ama ikisi de o kadar tatlı dizilerdi ki ben hala denk geldiğimde izlemeden edemiyorum çok da gülüyorum :) ama bu dizilerin tekrarını pek koymuyor kanallar nedense..
YanıtlaSilkendine iyi bak canım, yine beklerim^^
ben dönem dizisi izleyemiyorum, tarih okuduğum için çok içindeydik ve inan siyasetten d enefret ederim cam ekranın arkasindekileri irdeleme gücümüz olduğu ve bu olayların gidişatrıonıon bilgileri olduğundan bazen kafayı yiyecek noktaya gelinebiliyor. hele anaysa değişikliği dönemi neredeyse katil olacaktık halkın cehaletinden. o nednele aşk ne kadar dikkat çekici olsa da hikayeler ne kadar iyi işlensede dönemin ipuçları ve yaşananlar can yakıcı.
YanıtlaSil@Tarih84 haklısın canım, ben de her yönetmenin dönemin olaylarını kendi ideolojisine göre hiç de objektif olmayan bir bakış açısıyla yansıtmasına sinir oluyorum.. herkes olaylar neden bu raddeye geldi sorusuna bakmadan bir tarafı suçlama derdinde.. ama Balat sokakları falan çok hoşuma gidiyor bu dizilerde, izlemekten kendimi alamıyorum :)
YanıtlaSilPaylaşımn çok güzel olmuş masal evı .çembermde gül oyayla kampùsustanı izlemedm. Yalancı yarmn tekrarlarnı izlemstm gerçektnde kore dizisi tadı var çok güzel bi romantk komedydi Hatrla sevgldeki aşk güzeldi ama çok uzattlar dziyi, siyasi olaylara gelnce türkyed çeklen bütn dzi ve filmlerd olduğu gbi ülkesni faşsmn ve emparyalzmn elnden kurtarmaya çalşan iyi kominstlre karşı kötü faşistler.....................yabncı damata gelnce ilk bölmler komkti ama bana dzide saçma gelen nikonun hristyn olmasnn değlde yunan olmasnn sorun olması .Gülbeyaz sùperdi zaten ona diyecek sôzm yok nejat işleri sadce bu dzidkı halyle sevyorum sonradan saptti... ya bu dzidki her şey süperdi
YanıtlaSilteşekkürler canım, tüm yorumlarına katılıyorum.. dönem dizilerinde bir tarafın kahraman diğeri yobaz faşist olarak gösterilmesi klişesi artık yıkılmalı bence.. iyi araştırıp yazılmalı yönetilmeli bu tür diziler..
YanıtlaSilyabancı damat ile ilgili de haklısın aslında, bunu ben de fark etmiştim, Niko'nun sünnet olmaması Memik dede hariç kimseyi rahatsız etmemişti.. dizilerimiz bu yönde hiç gerçekçi değil, bence Türk ailelerinin büyük çoğunluğu hatta hepsi milliyetten önce damat ya da gelinlerinin dinine bakar bence.. örf adetlerde de var bu çünkü..
yorumun için teşekkürler canım, görüşmek üzere^^
dizi merakım annemden galiba, bu konuda cidden uyumluyuz ama kumandayı bana vermiyor hiç ühüüü :( :D
YanıtlaSil"deh deyin gizlar benim atima hep birlikte deh deyindeh deh" türküsünü çığırdıkları sahneyi diyorsun di mi, kamyonun üstünde bunu söyleyeye gitmişlerdi :D :D veterinerlik derslerinden tut, evde çamaşır detarjanı ile temizlik yapmaya kalkıştıkları sahnelere kadar çok matrak diziydi :D
yalancı yarim de, naz ile tarık'ın farklı mekanlarda olup yine de birbirleriyle uyumlu diyaloglar konuşmaları en çok hoşuma giden kısımdı... anlat anlat bitmez yalancı yarim'de :( nur içinde yatsın Barış.
tekrar eline sağlık cnm, cidden tam nostalji yaptık :)
Yalancı Yarim neydi ya :D Gerçi ben hala sonunu bilmem. Kızımız öğrenebildi miydi acaba gerçeği? Yoksa sonlandırılamadan mı kaybetmiştik Barış'ı?
YanıtlaSilyalancı yarim bomba diziydi ya, bu yaz oturup tekrar izledim, çok eğlendim iyi geldi :)
YanıtlaSilsonunda Tarık çıldırıp her şeyi açıklıyor şımarık Naz'a ve ona eziyet falan ediyor kızın yaptığı gibi. tabi sonunda barışıyorlar, dizi mutlu bitti sayılır zaten bir bölümü kalmıştı, çocuk babasıyla barışacaktı ve bitecekti..