Sayfalar

21 Şubat 2012 Salı

You are My Pet: Beslenir ki Buu:)



Gözlerimizi kapatıp hayal ediyoruz sayın okurlar: Okuldan ya da işten gelmişiz, yorgunluktan gebermek üzereyiz, metrobüs çilesinin etkisi daha üzerimizden gitmemiş o kadar yani.. Elimiz kolumuz dolu kapıyı bir açıyoruz ki evcil hayvanımız koşarak bize sarılıyor. Ve bu evcil hayvan dünyalar şekeri Jang Geuk Suk!!! Onu dizinize yatırıyoruz, saçlarını yıkıyoruz, sabah bir kalkıyoruz ki başucumuzda ve hiçbir sözümüzden çıkmıyor üstelik! Oo my Goddd :)

İşte böyle ilginç bir konuya sahip "You are My Pet". Aslı Japonlara ait olan "Kimi Wa Petto". Buna hiç şaşırmadım, nerede tuhaf, hiç duyulmamış bir fikir varsa Japonlara ait oluyor zaten :)

Biraz daha detay verirsem, Ji Eun Yi güzel, havalı, parlak bir kariyeri olan, kısaca mükemmel bir kadın.. Ama erkekler onun bu kadar mükemmel olmasına katlanamadıkları için onunla uzun süreli bir ilişki yaşayamıyorlar ve kızımız da kariyeriyle baş başa yaşamak zorunda kalıyor.. Taa ki In Ho hayatına girene kadar. Ünlü bir balet olan Kang In Ho evsiz kalınca bir arkadaşı onu ablasının evine götürüyor üstelik de 6 aylık parasını alıp kaçıyor. Ve yalnızlık bunalımını atlatmaya çalışan Eun Yi onun evinde kalmasına bir şartla izin veriyor: Evcil hayvanı olursa.. Tabi In Ho da bunu seve seve kabul ediyor..

Bu tatlı mı tatlı filmi izlemek isteyenler şu linkten indirebilirler.. İyi seyirler^^

SPOILER!!!

Jang Geun Suk'un en şirin olduğu filmi kesinlikle You are My Pet.. Havalı popstar, rahat indie band solisti, çapkın ergen veledi rollerinden sonra bu kadar şirin bir rol farklı olmuş gerçekten. Filmin fragmanlarından In Ho'nun nasıl bir karakter olacağını anlamıştım ama o kıyafetleri, saçları, tokaları.. Gerçek bir "pet" gibiydi işin aslı. Dans etmek de çok yakışmış bu arada, böyle narin bir çocuğa da en çok balet olmak yakışırdı zaten :)

Kim Ha Neul içinse en başta şunu söyleyebilirim, kadın zamanı tersine akıtıyor.. Yıllar önce çektiği filmi "Ditto"da bu filminden en az bir 10 yaş yaşlı gösteriyordu. Bu filmde hatun bir afetti ama, ses tonu da nasıl güzel.. Oyunculuğuna zaten lafım yok, kadın işi biliyor beyler..



Filmin bütün tanıtımlarına, basın toplantılarına en önden katılan Ft Island lideri Choi Jong Hoon'un filmdeki o 10 saniyelik rolü beni şoke etti!! Bu kadar mini minnacık bir rol için mi çocuğu bütün tanıtımlarda çanta gibi yanınızda taşıdınız sayın yapım şirketi?? Çocuğun yüzünü göremeden film bitti :) (Bu arada o 10 saniyeyi kaçıranlar için hatırlatayım, In Ho'dan 6 aylık kirayı alıp kaçan çocuktu üyemiz, Eun Yi'nin kardeşiydi yani..)

Sevdiğim sahnelerden bahsedersek:



-Saç yıkama sahneleri çok güzeldi :) Eun Yi'nin utanıp çocuğun saçlarını güneş gözlüğüyle yıkaması beni çok güldürdü.. Hatun her yerde tikiliğini konuşturuyor :) Bir de kafası bozukken tatlı In Ho'yu zorla banyoya sokması neydi yaa :) Hayvan haklarına aykırı bu ama, yazık kuzuya :)

-Jang'dan iyi bir dansçı olurmuş, bunu gördük bu dizide. Evde tek başına dans ettiği sahne çok güzeldi. Kadın işten geldiğinde bu sahneyle karşılaştı işte: Evinin salonunda uri Geun Suk dans ediyor woaaa!! İçimdeki ergen gir hemen içeri! :) Hehe nerde kalmıştık, ne güzel dans ediyordu fıstık, sonra kadını da kollarının arasına aldı vee çatt!! O zayıfcacık kollarıyla kadının belini incitti şaşkın :)

-İklinin yerlerde tepiştikleri sahneler de çok komikti :) Gerçek bir köpek - sahip gibiydiler. Ama hoşlandığı sunbae aradığında nasıl da değişiyordu bizim kız:

Adam: Ne yapıyorsun?

Kız: Gazete okuyorum!!

Yok yeaa, bizim Sukkimize işkenceler ediyordun bi kere yalancııı :)



-Bu çocukta şeytan tüyü olduğunu zaten biliyordum da bu filmde de o tüy kendini gösterdi. Eun Yi taş gibi sunbae'siyle başbaşa kalıyor, adam "Caangg!!" diye cebinden bir kutu çıkarıp kıza yüzük uzatıyor.. Kızsa burada sevinçten bayılacağına evinde bıraktığı "pet"ini düşünüyor, o hasta diye abuk subuk şeyler hayal ediyor ve koşa koşa eve dönüyor!! Bu çocuk insana her şeyi yaptırır yaa :)

-Çok da komik bir kavga sahnesi vardı filmde. Meşhur sunbae ile In Ho kavga etmeye çalışıyorlar ama tam bir komedi ortaya çıkıyor :) İki insan ancak bu kadar kavga edemez :) Bir ara birbirlerinin saçlarına yapışacaklar sandım, Sukkie'nin saçları da çok uzun ayy yok yok saçlardan uzak dursunlar :)

-Jang'ın güzel sesini de duydum ya bu filmde benden mutlusu yok :) "İlk defa şarkıcı değil, şarkı söylemeyecek mi şimdi?" diye düşünüyordum ki kadife seslimiz bizi üzmedi ve güzel şarkılarıyla filme ayrı bir tat kattı.. Buyrun dinleyin, kulaklarınızın pası silinsin :) Bir alttaki şarkıyı Kim Ha Neul ile birlikte söylemişler. Çok güzel :)

Gitmeden önce hepinize Sukkie kadar tatlı bir ev arkadaşı diliyorum, pet demeye dilim gitmedi şimdi :)











11 Şubat 2012 Cumartesi

Haremimin Gözdeleri^^

An itibariyle tatlı cadı Oh Yoon Joo tarafından mimlenmiş bulunmaktayım :) Hem de bayıldığımız bir konuda! Konumuz haremimizdeki oppalar.. Haremimizin kapılarını sonuna kadar açıp halka arz edeceğiz yani, ama.. 10 kişi kontenjanı var maalesef :( Bu kural iyi olmuş aslında, yoksa bu yazı sabaha kadar bitmezdi aman aman :) Hazırsanız başlıyoruz!

1- Jang Geun Suk



Bence bu çocukta kesinlikle şeytan tüyü var, yoksa o şekilden şekile soktuğu saçlarıyla, insanı deli edecek kadar feminen kıyafetleriyle bu kadar hayran olunmak akıl kârı değil :) Ama gerçek bu napalım, bir dizide ya da filmde sadece yoldan geçmesi bile konusuna bakmadan o filmi izlemem için yeterli.. Öyle bir fıstık işte Jang Geun Suk :)

Kuzuyla ilk Do Re Mi Fa Sol La Si Do'da tanıştım ve pek de ilgimi çekmedi. Sonra Baby and Me'de "Hımm iyi çocukmuş!" dedim. Ama You are Beautiful'da kalbimi tamamen çalmayı başardı. Çünkü ne kadar yetenekli olduğunu da göstermiş oldu. "Bebek yüzlüyüm ama gıcık ukala birini de hakkıyla canlandırırım" dedi hepimize..

O zaman son olarak Fighting Asia Prince diyorum kendisine :)

2- Lee Min Hoo



Eminim her Kore severin ilk üçüne oynuyordur Lee Min Hoo, hatta çoğumuzu Kore sever yapan şahsiyettir kendisi.. Ama ne yapalım, insan hem yakışıklı, hem yetenekli, hem uzun, hem de kaslı olursa olacağı bu işte :)

Herkes gibi ben de Lee Min Ho ile Boys Over Flowers'ta tanıştım ve bayıldım bittim.. O kıvırcık salata halleriyle bile insanı mest etmeyi başardı kuzu. Sonra Personal Taste'de asıl afet olabilme potansiyelini ortaya koydu. O dizideki hallerini hala unutamıyorum :) Ve son olarak City Hunter'da da yeteneğini konuşturdu, saçları her ne kadar hallyu olduğu için beni dellendirse de ona her şey yakışır diyor ödülünü takdim ediyorum :)

3- Jung Yong Hwa



Bu çocuğu ne kadar sevdiğimi hikayemi okuyanlar bilir, onun olduğu kısımları yazarken ipin ucunu kaçırıp kendi hissetiklerimi falan yazmaya başlıyorum çünkü :) Yong Hwa benim için her zaman mükemmel erkek olarak kalacak sanırım :)

You are Beautiful'daki Kang Shin Woo karakterini herkes benim gibi çok sevmiştir eminim, sevilmemesi imkansız derecede nazik, iyi, yardımsever birini oynamıştı çünkü kendisi.. Orada tüm hayranlığı üzerine çekmeyi başardı.. Sonra Heartstrings'te o etkiyi bırakamadı maalesef, donuk, sıradan bir karakterdi Lee Shin. Yine de Shin Woo'nun ve güzel sesinin hatrına haremimin gözdesisin Yong Hwa-ssi :)







4- Lee Hong Gi



Sıra geldi benim kadife sesli kuzumaa.. Başım ağrıdığında ağrı kesicim olduğu için, üzgün olduğumda sesiyle huzur bulduğum için, şarkılarını söylemekle yetinmeyip yaşadığı, dinleyenlerine de yaşattığı için seviyorum onu.. Sesine ve şarkıcılığına aşığım aslında.. Yoksa oppa olmak için çok fazla bir özelliğe sahip değil kendisi. Uzun değil, kaslı değil, dans etmiyor, soyunmuyor vs.. Ama insanın onu sevmesi için bir kez canlı performansını dinlemesi yeterli. Anlatmakla olmaz dinleyin diyorum sadece..







5- Lee Dong Wook



Daha dün Scent of a Woman'ı izlediğim için pek de objektif şeyler yazamayacağım şu an sanırım :) Romantik, nazik, düşünceli oppa karakteri ancak bu kadar güzel yerine getirilebilir.. My Girl benim ilk romantik komedi dizimdi, orada kendisini ne kadar sevdiğimi söylememe gerek bile yok.. Ama SOAW'da ayrı bir havası vardı, başka yönlerden vurdu beni yani.. Ayrıca askerlik yaramış kuzuya, duş sahnesi mi böyle düşünmeme neden oldu bilmiyorum ama askerlik sonrası  daha bir hoş olmuş sanki :)

6- Bae Yong Joon



Ahh gece yarısı saati kurup yarı uykulu gözlerle izlediğim tek insandır kendisi. Winter Sonata'nın tatlı Min Hyung'u, o günlerde taktığım lakabıyla Koreli Kıvanç'ım benim :) Yerin ayrıdır, dolmaz da.. Ama neden dizi çekmiyorsun diye çemkirmek istiyorum sana!! Dream High'ın 4 bölümünde oynadın sonra yine ortadan kayboldun! Bence en acilinden uzuuun ve güzel bir diziyle dönüş yapman lazım.. İnsanlar ajusshi görsün yau :)

7- Kim Hyun Joong



Şu an çoğu kişi "Neden amaa?" der gözlerle bakıyor yazıya biliyorum ama ne yapayım elimde değil :( Çocuk gerçekten çook tatlı yaa, biraz çabalasa iyi bir oyuncu olma potansiyeli de var onda biliyorum. BOF'taki rolü zaten soğuk nevale anormal çocuk rolüydü, Playful Kiss'te de aynı saçma sapan bir karaktere büründü. Şöyle güzel bir romantik komedide durumu kurtaracağına inanıyorum ben.. Zaten pek bir sesi yok müzik piyasasında fazla dayanamaz. Umarım güzel bir diziyle sahalara döner de kaybettiği karizmasını kurtarır. Bu boya, posa, kasa yazık ama değil mi :)

8- Lee Seung Gi



Çoğu kişi My Girlfriend is a Gumiho'da da sevmiştir kendisini ama benim için her zaman şımarık Hwan olarak kalacak bu kuzu. Oradaki karakterini o kadar sevmiştim ki hala adı geçtiğinde hemen oradaki halleri geliyor aklıma. Bir insanın yavaş yavaş nasıl dönüşebileceğini gösteren en güzel örneklerden biriydi kendisi.. O soğuk nevale kız için yaptıkları, gözyaşları falan ayy..

Bir de yanaklı bu çocuk yaa :) Daha ilk gördüğümde "Ayy tombiş yanaklı buu!!" demiştim, hala geyiği dönüyor onu her gördüğümüzde :) Tatlı, şirin oppa kategorisinde ilk sıralarda Lee Seung Gi :)

9- Kwon Sang Woo



Ahh ah evli mutlu çocuklu olsa da oppa kategorisinden asla çıkamayan güzel insan Kwon Sang Woo.. Gamzeleri yeter dedirtiyor insana her gördüğünde.. Hem yakışıklı hem yetenekli üstüne üstük.. Dizileri kadar filmleri de çok başarılı.. Üstelik de başkaları gibi tembellik yapmıyor, tüm dizilerini izleyemedim ben mesela, iyi çalışmış valla :) Onca filmini dizisini izledim ama benim o  için hala Stairway To Heaven'ın Song Joo oppası.. Hep de öyle kalacak sanırım :)

10- So Ji Sub



Ahh Misa'mın Moo Hyuk ajusshisi, karakteriyle beni günlerce ağlatmayı başaran, oyunculuk konusunda sınır tanımayan, öyle ki karakterini oynamayan yaşayan ajusshim So Ji Sub.. Şu yazımda So Ji'nin üzerimdeki etkilerinden bahsetmiştim zaten başka bir şey söylememe yok bence.. Yalnızz.. Hep üzülen, acı çeken, fedakar ajusshi olması beni biraz isyan ettirdi. Yazık değil mi kuzuya yaa, bir kere de kötü adam olsun mesela, kendini beğenmiş topstar olsun! Iyy kendi söylediğime kendim inanamadım olmaz yaa ben onu böyle seviyorum, nasıl Takeshi hep romantik olmalı o da öyle işte.. Ji Sub-ssi aynen yola devam, fighting!!

Sıra geldi mimin paslanmasına..  The mim goes tooo Secret and Sevgili Günlük şak şak şak!!! Kolay gelsin bacılar, harem kuran elleriniz dert görmesin :)

 

 

7 Şubat 2012 Salı

Only You: Sadece Sen Mi Be Ajusshi??



Selamlarr^^ Evet sonunda "Only You"yu izledim ben de :) Bu sene beklediğim iki film vardı zaten. Biri "You are My Pet", diğeri de "Only You".. Malum Jang Geun Suk ve So Ji Sub kuzuları başrollerde, e izlemeyip de ne yapacağız şimdi :)

Önce filmin konusundan bahsedeyim sonra yorumlara geçerim.. Chul Min yani uri Ji Sub eski bir boksördür. Şimdilerde bir otoparkta bekçilik yapmaktadır. İnsanlarla fazla bir iletişim kurmamakta, karanlık geçmişine takılı kaldığı için kendi halinde yaşamaktadır.. Jung Hwa (Han Hyo Joo) ise Chul Min'in tam tersine hayat dolu, neşeli bir kızcağızdır. Fakat kendisi 4 yıl önce geçirdiği bir trafik kazası yüzünden kör olmuştur. Bu ikili tanışacak ve bir anda hayatlarının tüm seyri değişecektir..

Son olarak filmi şu linkten indirdim. Herkese iyi seyirler :)

!!!SPOILER!!!

Öncelikle yazımın başlığımı açıklayayım.." Sadece sen mi be ajusshi" şeklindeki serzenişim hem Ji Sub'a hem de ona hep böyle roller yazan senaristlere.. Yau bu adamcağız hep sevdiği kız için fedakarlık yapan, acı çeken, ağlayan ajusshi olmak zorunda?? Tamam romantik erkek rollerini hakkıyla yerine getiriyor orası ayrı ama hep ona hüsran hep ona hasret aaa!!! Neyse daha fazla sinirlenmeden konuyu değiştireyim ben.. Ama bu mesele kapanmayacak :)

Filmin ilk yarısı çok tatlıydı. İkilinin dizi izledikleri sahneler, sonra Chul Min'in o sonsuza uzanan merdivenler boyunca kızı sırtında taşıması!! Burası gerçekten filmin en tatlı kısmıydı herhalde.. Adam boşuna kas yapmamış ama yaa onların hakkını verdi bu sahne ile :) Hele kızın o şerefsiz patronunu patakladığı sahne yok mu uuu eridim bittim yaa!! O ne güzel bir sevgi, ne güzel bir sahiplenişti öyle.. Sonra ikilinin sevgili oldukları, aynı evde yaşadıkları kısımları falan suratımda kocaman bi gülümseme ile izledim.. Çocuk masaların sivri yerlerini zımparaladı, kapı eşiklerini çıkarttı kız için, böyle bir erkek var olabilir mi yaa?? Bu düşünceli tatlı halleri bana Moo Hyuk'u hatırlattı elimde olmadan.. O da yetimdi, o da hayatının bir döneminde kötü şeyler yapmak zorunda kalmıştı, o da hayattan soyutlamıştı kendisini falan filan.. Her şeye rağmen ikili ne güzel bir aşk yaşıyorlardı, taa ki Jung Hwa ameliyat olana kadar..

Zaten film boyunca "Aman bu çocuklar ayrılacak, aman kesin çocuğa şurada bir şey olacak" stresini yaşıyorken Chul Min'in Tayvan'a gönderilmesiyle endişelerimin haklı olduğu ortaya çıktı.. Henüz birkaç Kore filmi izlemiş olan ablam "Bu film Türk filmleri gibi yaa çocuk ölecek sonunda görürsün" deyip durdu bir de yanımda:/ Halimi düşünün :)

Chul Min ile o lanet boksörün dövüştükleri sahnenin tek bir karesine bile bakamadım.. Old Boy'daki diş sökme sahnelerini bile izleyen ben Ji Sub'un yerden yere vurulduğu sahneleri izleyemedim :( Bir de yönetmenin sağ gösterip sol vurmasına ne demeli? Çocuk hakkıyla kazandı maçı işte, kavuştursana artık kuzuları? Yok yani dram hat safhaya ulaşsın, biz ağlayalım istiyor adamlar anladım ben.. Filmin sonu gerçekten hayal kırıklığına uğrattı beni..

Bir kez daha fark ettiğim bir şeyi de yazmadan geçmeyeyim, Han Hyo Joo ne güzel bir kadındır öyle yaa, bu filmde hele nasıl doğaldı, hep gülümsüyordu bir de.. Kadın on numara gerçekten.. Gelelim şu evlilik meselesine.. Şu an yazımı okuyanlar editlenmiş halini okuyorlar bildireyim şimdiden :) Ben Jung Hwa "evliyim" dediğinde gerçekten evlenmiş olabileceğini düşünmüştüm çünkü o iş arkadaşıyla evli bir çift imajı vermişlerdi bana. Ama daha sonra Makino'dan öğrendiğim kadarıyla kız evli değilmiş, sadece "kalbim dolu" anlamında söylemiş o sözü. Böylesi çok güzel oldu, diğer türlü çok buruk bir son olacaktı benim için.. Aklımdaki tüm soru işaretleri yok oldu :) (Yalnız filmin sonunda Chul Min dilsiz mi kaldı? Ben buna inanmak istemiyorum ki TT :( En son bi saranghae dedi ama muhtemelen içinden söylemişti onu da..)

Vee So Ji'nin dövüş sahnelerinden bahsetmeden de gitmeyeyim.. Çocuk deli kas yapmış yaa, öyle böyle değil.. Bütün dövmelerini ayrı ayrı inceleyebilirsiniz, bu film bi fırsat gençler :) Hele de Tayvan'daki dövüş sahnesinde benim gibi gözlerinizi kapatmazsanız :) Film arşivde dursun kısaca döndürüp döndürüp izlenir o antrenmanlar falan :)

Sonuç olarak acil So Ji Sub'un romantik komedi tarzında bir dizisini ya da filmini izlemeliyim yoksa bu filmin etkisinden kurtulamayacağım sanırım :) Yazımı bitirmeden filmin posterlerinden fragmanlarına, basın toplantılarından film festivallerine kadar her şekilde güzel yazılarıyla bizi bilgilendiren, güldüren, düşündüren Makinosev'e buradan teşekkür etmek istiyorum.. Sağ ol var ol :) Herkese iyi günler diliyorum.. Çalgaaa^^

 

3 Şubat 2012 Cuma

Ft Island'dan Yeni Albüm: Grown Up..

Bloğa uğramaya uğramaya yolunu unutmuşum yaa bu ne tembellik :) Çok film izliyorum ama bi türlü yazmaya elim gitmiyor iyice üşengeç oldum çıktım.. Ama Ft Island'ın yeni albümünden bahsetmesem olmazdı şimdi.. O kadar abartmayayım dedim ve oturdum bilgisayar başına :)

Ft Island'ın 4. mini albümünün ismi "Grown Up". Albüm 4 şarkıdan oluşuyor:

 1- Severely

2- Even Had a Lost Friend

3- I am a Foolish Person

4- Grown Man

5- We Hope Become Lovers 

Grup ilk kliplerini de Severely parçasına çekti. Dizi tadındaki uzun klibimiz için buyrunuz :)







Klibi beğendim ben. JYJ'nin daha birkaç ay önce yayınlamış olduğu "In Heaven" klibini anımsattı bana. Yönetmen o klipten esinlenmiş sanırım.. Hong Gi de dizi oyunculuğundan gelen tecrübesiyle döktürmüş, ağladığı sahneler falan güzeldi.. Ama Jae Jin'i göremedim  klipte, şarkıyı da sadece Hong Gi söylüyordu.. Jae Jin'in eksikliği her ne kadar hissedilse de Severely çok güzel şarkı..

Yalnızz.. Hong Gi kuzum o saç nedir yaa:/ Bu da mı gol değil diyeceğim o olacak şimdi! Yaa nerede tuhaf bi saç modeli var bu çocuk koşa koşa gidip onu yaptırıyor! Grubun diğer elemanları gayet normal saçlarla takılırken bizimki her seferinde kendisini aşıyor.. Neyse billur sesinin hatrına susuyorum, sana her şey yakışır diyor ve konuyu kapatıyorum :)

Albümü indirmek isteyenler şu linkten indirebilirler.. Kuzuyu canlı dinlemek isteyenlerse buyrunuz.. İyi eğlenceler^^







 

19 Ocak 2012 Perşembe

Ditto, Flower Boy Ramyun Shop, Perhaps Love..

Selamlar^^ Epeydir bloğa giremiyorum, blog bile okuyamıyorum hatta. Ama bugün ne yapıp edip bilgisayarın başına oturdum.. Hazır dün gece "Perhaps Love'ı izlemişken sıcağı sıcağına yazayım dedim. Tabi ondan önce aklımda kaldığı kadarıyla bahsetmek istediğim birkaç şey daha var. Buyrun o zaman :)

DİTTO / DONGGAM



Bu filmi Makino'nun yazısında görüp hemen indirmiştim, bekliyordu bilgisayarda. Geçen hafta izledim sonunda. Konusundan birazcık bahsedeyim sonra yorumlarıma geçerim.

Yoon kendi halinde bir öğrencidir. Bu arada yıl 1979. Kızımız Donghee isimli sunbae'sine platonik olarak aşıktır. Bir gün bir şekilde eline bozuk bir radyo geçer ve bu radyodan gelen çağrıya cevap verir. Ama ortada bir tuhaflık vardır, kıza çağrıyı gönderen Ji In 2000 yılında yaşamaktadır..

Daha fazla bir şey yazmayayım, izlemeyenler hemen filmi indirmeli. Konusu çok sıradışı, şiirsel anlatımı insanı ekrana kilitliyor adeta. Bir de başrolde biricik Woo Jin'imiz Yoo Ji Tae var. Of of of :)

SPOILER!

Filmde Ha Ji Won ile karşılaştığımda önce şaşırdım, benzetiyor muyum dedim ama gerçekten de oydu. O kadar genç ki tanıması güç.. Yalnız bu kadında kaliteli film dedektörü mü var nedir nerede iyi bir yapım varsa içinden o çıkıveriyor.. Bu filmde de karakterini sevdim ben, doğasında var olan o iticiliği de görmezden gelince sevebiliyor insan bu kızı :)

Sonu hakkında acayip fikirlerim vardı izlerken ama beklediğim gibi bitti. Sonuçta naif, romantik bir film bu. Benim bilim kurgu senaryolarım pek gitmezdi ona yani. Ben kız sunbae'sini bırakmayacak, sunbae ve kızın arkadaşı evlenemeyecek ve bir gün Ji In ortadan kaybolacak gibi tuhaf senaryolar üretmiştim ama olmadı :( Back to the Future'ı fazla izledim sanırım :)

FLOWER BOY RAMYUN SHOP



Bu diziyi izleyeli de aylar oldu diyebilirim. Aklımda kaldığı kadarıyla birkaç bir şey yazmadan gitmeyeyim. Konuyu çoğumuz biliyoruz. Kendini beğenmiş lise veledi Cha Chi Soo, bir türlü atanamayan şanssız öğretmen Yang Eun Bi ve eski patronuna verdiği sözü tutmak için geri dönen güzel insan Choi Kang Hyuk'un komik hikayesi şeklinde kısa bir açıklama yapıp yorumlarıma geçeyim :)

SPOILER!

FBRS'u twitter'da facebook'ta ve her türlü sosyal paylaşım ortamında sık sık gördüğüm için merak edip izledim. Ama tavsiyelere o kadar bakmamak lazım sanırım.. İlk 4-5 bölüm çok güzel gitti. Cha Chi Soo her ne kadar Kim Joo Won, Gu Jun Pyo esintileri taşıyor olsa da tatlıydı. Hele kız "Benimle çıkar mısın oppa?" dedikten sonra yüzünün aldığı o ifade yenirdi ki :)Ama sonra bu karakter o kadar klişeleşti ki sıktı kısacası. Zaten çocuk 40 50 kilo çiroz bi şey, bi de o hallyu saçı dizinin sonuna kadar değişmeyince beni kendinden soğuttu sağolsun.. Ama direk, ahh direk o öyle mi hiç :)

Lee Ki Woo'yu A Love To Kill'de bile sevmiştim ben. Gülüşü falan güzeldi, "bu çocukta iş var" dedirtiyordu kısacası. Ve bu dizide bütün potansiyelini ortaya koydu. Saçları, tarzı, kasları.. Ehem ehem hep o duştan çıktığı sahne yüzünden oldu bunlar yaa :) Neyse kendisini bana sevdirdi.. Ama sonunda başını alıp gitmesi.. Hiiç olmadı.. Sonu katledilmiş Kore dizilerine bir emsal daha çıkmış oldu :(

Eun Bi'nin manevi kardeşi Ba Wol'u sevdim. Ama o sevgilisi balerin kız.. Yani bi insan ancak bu kadar estetikliyim diye bağırabilir.. Botoks sırasında gülüyordu herhalde, o gülen ifadesi hiç gitmedi yüzünden. Bu yaşta yüzüyle neden bu kadar uğraşmış anlamadım yazık yaa.. Bir sahnede Ba Wol'a sinirlenmesi gerekiyordu ama sinirlenemedi yazık.. Gergin yüz kasları buna izin vermedi :)

Vee favori karakterine geldi sıra.. Tabii ki Hyun Woo. Ay ne tatlı şeydi o öyle yaa.. Kahkülleri, gülüşü, atkı örüşü.. Yirim :) Ba Wol'den de hoşlanıyor gibiydi ama bu konu arada kaynadı gitti.. Yeni dizilerde yine görmek istiyorum bu çocuğu..

Kısaca izlemesem de olur dediğim bi dizi oldu FBRS. Daha iyilerini izledim. Neyse ki 40 dakikaydı ve bir çırpıda bitti, yoksa iyice sıkabilirdi..

PERHAPS LOVE


Hayat bir film gibidir. Herkes kendi filminde başrol oynar. Bazıları, başkasının filminde onunla başrolü paylaştığını zanneder. Ama gerçekte, sadece bir yardımcı oyuncudur.  Belki de sadece küçük bir rolü vardır. Veya daha kötüsü, oynadığı sahneler çıkartılmış olabilir. Bunu sadece o bilmiyordur...


Filmin ilk saniyelerinde kim olduğunu bilmediğimiz bir adam kuruyor bu cümleleri. O kadar güzel ve anlamlılar ki bütün gün oturup bu sözler üzerine düşünebilir insan.. Başka insanların hayatında başrolüz zannederken aslında figüran olmamız, hayatlarımızdan kesilen sahneler ve onların bir gün birleşip birleşemeyeceği.. (Bu arada bu cümleleri kuran kişi de Koreli bir aktörmüş. Filmdeki rolü oldukça farklı, anlaşılmaz biraz.. Detaylı bilgi için buyrunuz La Fea'nın yazısına :) )

En son blog buluşmasında bahsedilen filmlerden biriydi Perhaps Love'dı. Söz konusu Takeshi Kaneshiro olunca ayıla bayıla indirdim bu filmi de :) İyi ki izlemişim dediğim filmlerden oldu, gerçekten çok güzeldi..

Filmin konusu şöyle; Lin Jiantung 10 yıl önce kimsesiz Sun Na ile tanışır ve birbirlerine aşık olurlar. Ama Sun Na'nın tek bir hayali vardır o da ünlü bir oyuncu olmak.. Yıllar sonra bu ikili bir film projesinde bir araya gelirler. Sun Na artık ünlü yönetmen Nie Wen'in sevgilisidir ve Hollywood'dan teklif alacak kadar ünlüdür. Şimdi eski sevgililer kendi hayatlarından esintiler taşıyan bir müzikalde oynayacaklardır..

SPOILER!

Film tam bir Takeshi Kaneshiro klasiği diyebilirim. Romantik, naif, sevgilisini unutamayan, sadık aşık  rolleri onun için yazılmış sanki, o ağlayınca ağlamamak mümkün değil, o sevgilisine sarılınca ekran karşısında erimemek.. İmkansız..

Çiftimizin Pekin'e gittikleri sahneler çok güzeldi. Ama Lin'in Pekin'de kızı terketmesine şaşırdım ben. Ondan beklenmeyecek bir hareketti doğrusu.. Ama dayanamayıp havaalanından dönmesi ve kızla sarılmaları çok romantikti.. İntikam almayı beceremeyecek kadar çok seviyordu kızı..

Geçmişe dönüşler çok hoştu.. Zaten çekim konusunda yönetmeni gerçekten takdir etmek lazım, sıradanlıktan çok uzak bir seyirde gitti sahneler. Şiir gibi.. Hele şu sahne;  Jin kızın bıraktığı teyp kaydını dinleyip sokağa fırladığında kızı buzların üstünde yatarken görür. Koşarak ona sarılır ve evlenme teklif eder. Ama diğer gün.. Hiçbir  şey umduğu gibi olmaz..



Müzikalin sonu da çok güzel olmuş.. Adam yere düşerken kızın ağladığı sahne ve adamın kanlar içinde yere yığılışı.. Tekrar tekrar izlenesi..

Filmin sonu beni tatmin etmedi açıkçası.. Kadın, yönetmenden ayrıldıktan sonra neden Jin'e dönmedi anlamadım. Zaten diğer adamla ayrılmıştı ve kendisini kanıtlamıştı artık.. Ben mutlu son bekledim açıkçası.. Yine de bu bir kusur değil, film dört dörtlüktü..

Benden bu kadar.. Yeni yazılarda görüşmek üzere^^