Sayfalar

21 Eylül 2011 Çarşamba

City Hunter: Şehir Avcısı'nın Lee Min Ho hali..



Dün gece itibariyle City Hunter'ı da bitirmiş bulunmaktayım. Uzun zamandır dizi bitirdiğimde pek üzülmüyordum dün bir burkuldum sanki.. Bir de Lee Min Ho'yu bir daha ne zaman böyle bir dizide göreceğim falan, bu diziyi zar zor çekebildi zaten kaç yıldır gün saydırdı bize :)

Öncelikle rahatça söyleyebilirim ki dizi gerçekten çok güzeldi. Polisiye olduğu için başta ön yargılı davrandım ben ama umduğumdan çok daha romantik çıktı City Hunter.. Lee Min Ho'yu ilk defa romantik komediden başka türde bir dizide izlemek de başka bir zevk verdi bana.. Çocuğun dövüş sahneleri falan görsel ziyafetti adeta, başa sarıp sarıp izlenecek cinsten :) Oyunculuğu ise tek kelimeyle mükemmeldi, hele sonlarda gerçekten kendini aştı, sinema filmi izler gibi izledim onun sahnelerini.. Neyse tüm bunları detaylı detaylı anlatacağım önce dizinin konusundan bahsedeyim henüz izlemeyenler için..

Lee Yoon Sung (Lee Min Ho) henüz bir aylıkken ölen babasının en yakın arkadaşı tarafından kaçırılır ve babasıyla birlikte ölen 20 askerin intikamını almak için eğitilir.. 17 yaşındayken tüm bunları öğrenir ve bambaşka bir insan olmak üzere kendini geliştirir. Yıllar sonra mükemmel kariyeriyle ile Seul'e dönen Yoon Sung uzman olarak Choong Wa Dae'de çalışmaya başlar fakat asıl görevi çeşitli yasadışı suçlara da bulaşmış olan 5 kişiden babasının ve Nampo Limanı'nda ölen askerlerin intikamını almaktır..

Buradan itibaren SPOILER kısmı başlıyor, bu bir uyarıdır :)



Öncelikle dizinin 1. bölümüne bayıldım, askerlerin öldükleri sahne gerçekten çok etkileyiciydi, hele Yoon Sung'un babasının öldüğü sahne dizinin asıl konusu olan intikamın gerekçesini çok güzel anlattı izleyenlere.. Vee yıl atladıktan sonra Lee Min Ho'nun 17 yaşındaki haline cidden bayıldım.. Tatlı, sevimli, her şeyden habersizdi zavallım. O dağınık saçları salaş kıyafetleriyle beni benden aldı, yemek yiyişi, kızlara göz kırpması falan al sık yanaklarımı dedirtti adeta :) Daha sonra dönüşeceği karizmatik, kariyerli, cool ve maalesef hallyu star saçıyla Seul'e dönen Yoon Sung'dan daha çok sevdim hatta çıtır Yoon Sung'u..


Bu kızımız da "Ve Tanrı Lee Min Ho'yu yarattı!" dediğimiz güzel insanın hem gerçek hayatta hem de dizideki sevgilisi Kim Na Na (Park Min Young).. Keşke sevgili olduklarını öğrenmeden önce izleseydim bu diziyi, kızı her gördüğümde "Ayy şurası da çok çirkinmiş, uff neresini sevdi ki bu kızın?" şeklindeki çamur atma faaliyetlerimi bıkmadan usanmadan sürdürdüm maalesef :) Neyse kıskançlığı bir kenara bırakalım, bildiğimiz üzere Nana kızımız başkanın koruması ve Yoon Sung'un Judo hocası.. Bu kadar minyon, mini minnacık bir insanın koruma olabileceğine inanamıyor insan ama gerçek bu.. Çok akıllı, tatlı, duygusal, şahane bir karakter kendisi.. Baştan sona sevmediğim, rahatsız olduğum hiçbir şeyle karşılaşmadım Nana'da.. Diğer dizilerde esas kızların yüzsüzlük edip esas oğlanın peşinden ayrılmamasına sinir olurdum aslında ama bu dizide öyle olmadı. Çünkü biliyordum ki bu ikilinin bir arada olması gerçekten çok zordu ve kız çocuğu çok ama çok seviyordu.. Son bölüme kadar yanlış anlama, bir ayrılıp bir barışma falan olmadan yaşadılar aşklarını, uzaktan da olsa.. İkilinin en sevdiğim sahnesi de judo dersi sahnelerinden biri oldu.. Bu sahnede kız Yoon Sung'un City Hunter olduğunu ve omzunun yaralı olduğunu biliyor ama bunu çaktırmaması, çocuğu yerden yere atması gerekiyordu. İkili böyle hüzünlü hüzünlü bakıştılar, kız yapamadı, ona dokunamadı.. Ne tatlı kız bu Nana yahu :) Amaa.. Beğenmedim ki ben bu kızı, yani daha güzel bir kız olmasını ummuştum LMH'nun sevgilisinin, neyse fazla objektif olamıyorum sanırım, oğlumuz beğenmiş sonuçta Allah ayırmasın :)



Dizinin ağır toplarından, Yoon Sung'un üvey babası Lee Jin Pyo, sahte kimliğiyle Steve Lee. Yıllar önce ölen askerlerin içinden bir tek O sağ kurtulmuş. Yaşamasının tek amacı öldürülen arkadaşlarının intikamını almak. Adamda merhamet şefkat gibi duygular kalmamış, dizinin başında Yoon Sung için bacağını feda ediyor ama bunu bile intikam alması için yetiştirdiği çocuğa bir şey olmasın diye yaptığını düşünüyorum ben.. Amaa.. Ben bu adamı çok sevdim, böyle karizmatik roller beni fazlasıyla cezbediyor bunu bir kez daha anladım. Adamın bakışları, alttan alttan gülüşü falan çok çekiciydi.. Dizinin sonunda da "City Hunter benim!" dedi ya, O'ydu gerçekten, intikam savaşcısı şehir avcısı da böyle olur zaten, karıncayı incitmekten korkan çıtırımız Yoon Sung'umuz için bu görev fazla bence..



Bu da Savcı Kim Young Joo (Lee Joon Hyuk).. Dizinin ilk bölümünden itibaren City Hunter'ın ve onun kendisine gönderdiği suçluların gizemini çözmeye çalışıyor.. Ben bu adama çok üzüldüm, 20 bölüm boyunca her şeyi anlıyor, her sırrı çözüyor ama bir türlü kanıtlayamıyor, kendi kendini yiyor sonra.. City Hunter'ın maskesini düşürüp de kimliğini anladığı zaman ona "Git!" demesi çok karizmatikti, kalbimi kazandı işte orada.. City Hunter'ın maskesi meselesi de ayrı bir sorun zaten, abi maske el kadar, adam kabak gibi ortada ve sen adamdan 2 metre ötedesin, bir zahmet tanı yani.. Ayrıca her yerde Lee Min Hoo gibi uzun, kaslı, yapılı, manken gibi çocuk  kaynıyor sanki, insan arkadan görse tanır yav :)



Bu da Yoon Sung'un annesi Lee Kyung Hee. Bu kadını ilk Shining Inheritance'da tanımış ve onun nasıl farklı, unutamadığım bir karakterle dizide yer aldığını şu yazımda anlatmıştım.. Burada ise Shining Inheritance'taki rolünün tam aksine ömrü oğlunu görme umuduyla geçmiş zavallı bir kadın Kyung Hee.. Dizinin her bölümünde "Kavuşsunlar artık yeter!" diye bas bas bağırasım geldi ama çok şükür son bölüm gelmeden kavuştular ana oğul.. Bir de en sonda çocuk gerçek babası sandığı adamın da gerçek babası olmadığını öğrendi, kaç babası var bu çocuğun yahu dedim artık, yazık :) Her şeye rağmen annesini suçlamaması çok güzeldi, çocuk aşmış artık, olgunlaşmış yahu :)

Min Ho'nun saçı için ayrı bir parantez açmadan geçemeyeceğim.. Hallyu star saçı en çok kime yakışmıyor anketi açılsa herhalde Lee Min Ho derdim! O bebek yüzünü kapatan alnındaki koca tutam saçını elime jöle alıp arkaya doğru yatırasım geldi gerçekten.. Halbuki Personal Taste'de nasıl güzeldi saçları.. Her neyse Min Ho olsun da her hali kabulümüz..

CITY HUNTER



VS.


PERSONAL TASTE




Ayrıca tekrar yazmadan geçmeyeyim, dövüşmek bir insana ancak bu kadar yakışabilir herhalde.. Hele o merdivenlerden inerken uçarak tek bir tekme darbesiyle karşısındakini yere serdiği bir sahne vardı, yine defalarca izlenesi cinstendi.. Neyse iyice fangirl yazısı kıvamına giriyor post, ehem ehem nerede kalmıştık biz? :) Ha, Lee Min Ho dizi boyunca bu kadar dövüştü bir kez burnu bile kanamadı kardeşim! Yüzünde bir çizik bile göremeden bitirdik diziyi, savcının karısı bile iki tokatlandı yüzü mosmor oldu, ama belki de çocuk öyle iyi eğitilmiştir ki artık vücudunda iz kalmıyordur falan ehu ehu :) şaka bir yana Lee Min Ho gerçekten o bebek yüzüyle, uzun, kaslı da olsa narin vücuduyla, şık kıyafetleriyle bir türlü "city hunter" izlenimini veremedi bana, tamam çocuk koskoca Blue House'da çalışıyor, bakımlı olmalı falan ama savaşçı denince azıcık kirli sakallı, yapılı, salaş kıyafetli, yüzünde birkaç çizik olan biri geliyor benim gözümün önüne.. O dar pantolonlarla falan.. Yakıştıramadım sanki ona süper kahramanlığı.. Ama güzel dövüştü şimdi, o konuda hakkı yenemez :)



Dizinin bu sahnesini ne zaman görsem gülmekten alamıyorum kendimi çünkü nasıl çekildiğini gördüm TV'de.. Kızın altında sebze kasası gibi bir şey vardı, ancak ulaşabiliyordu Min Ho'nun boyuna :) Gerçekte de kasa gerekebilir gibi saçma sapan düşünceler geldi aklıma kovdum sonra onları, ayakta öpüşmek zorunda değiller ya kardeşim :)

Dizide rahatsız olduğum kısımlar var mıydı diye düşünüyorum, yoktu sanırım.. Yalnız mangadan uyarlama olduğu için fazla süper kahraman hikayesi gibi geldi bana City Hunter.. Kötü adamlar (ki bu adamlar çok kötü masallardan fırlamışcasına hem de), iyiler (ki bu iyiler de adalet için, kanunların uygulanabilmesi için canını verecek kadar iyi) bana çizgi roman okuyormuşum hissini verdi. İyi ki dizinin sonunda Başkan suçsuz, sütten çıkmış ak kaşık çıkmadı, politika için pisliğe bulaşmak zorunda kalan sıradan bir insan olduğunu gördük Başkan'ın.. Böylesi çok iyi olmuş.. Buna ilaveten çoğu şey hazır olarak geldi Yoon Sung'un önüne, birçok olayda araştırma yapmasına bile gerek kalmadan tesadüfen işlerin iç yüzünü öğrendi. Bazı şeylerin ortaya çıkması fazla kolay oldu hatta, bu da masalsı geldi bana yine.. Ve son bir soru.. Benim bildiğim kadarıyla mahkeme kararı alınmadan çekilen kayıtlar delil olarak kullanılamıyor. Kore'de böyle değil mi acaba? Merak ettim..

Ve dizinin sonu.. Ucu açık bitirilmiş bildiğimiz gibi.. İyi mi olmuş kötü mü olmuş karar veremedim ben aslında.. Hollywood filmlerinden alışkınım böyle sonlara ama yönetmen sonu bize bırakmasaydı daha iyi olabilirdi.. Daha farklı bir son düşünmek istesem de düşünemiyorum, üvey baba Başkan'ı öldürmeye and içmiş ve Yoon Sung iki babasının da ölmesine razı değil.. En fazla ikisini yalnız bırakıp kozlarını paylaşmalarını bekleyebilirdi ki biliyoruz Yoon Sung böyle biri değil.. Bu yüzden sonun çok da kötü olmadığını düşünüyorum ben, hatta Yoon Sung'un ölmesi, babasıyla ellerinin birleşmesi falan oldukça etkili olmuş, ki ben etkisini hala atamadım üstümden.. Lee Min Ho'nun buradaki performansı gerçekten şahaneydi, gözleri dolu dolu üvey babasına "Öz babamı öldürsem mutlu mu olacaksın? Benim için bacağını kaybetmiş olan babam karşıma geçmiş bana silah çekiyor.. Ne haldeyim biliyor musun? Ben sadece seninle sıradan ve mutlu bir hayat yaşamak istemiştim.." dediği yerde koptum ben zaten..  Ve  son olarak ben Yoon Sung'un öldüğünü düşünüyordum, ama en son sahnede arabasını sürerken gördük kendisini.. Nana'nın gördüğü çok hayali bir Yoon Sung'tu, onun gerçek olduğunu sanmıyorum ama.. Neyse son nasılsa bize bırakılmış ben yine de ölmedi Yoon Sung diyeyim de içim rahat etsin :)

EDİT: Yorumlar sayesinde öğrendim ki dizinin yapımcısından açıklama gelmiş, Min Ho'muz ölmemiş, Nana'yla birlikte gitmişler.. Rahatlayabiliriz demek ki :)



Bayağı uzun yazdım sanırım, kesin unuttuğum noktalar vardır da artık yorumlarda tartışırız o kısımları.. Son olarak umarım Lee Min Ho kendisini fazla özlettirmeden güzel bir romantik komediyle aramıza döner.. Yazımı dizinin iki mükemmel şarkısıyla bitiriyorum, herkese iyi dinlemeler :)

Suddenly







Love





15 yorum:

  1. Yapımcıdan açıklama gelmişti sonunda dair. Ölmedi Nanayla gitti diye. Ya bazı sahneler çok komikti. Dediğin gibi,sırf maske taktı diye nasıl tanıyamazlar adamı. Sanki etrafta o boyda o saç şeklinde o vücut tipinde bin tane adam var. Nanayla daha romantik sahneleri olsun isterdim ben çok yavan kaldı. Sevdim ben kızı tatlı kız. Yakışmışlar Min Hoo ile. Min Hoo daha olgun daha ciddi bir tarafını göstermek istemiş oyuncu olarak ondan bu diziyi seçmiş. Mangadan uyarlanması sende çizgi roman etkisi bırakmıştır normal olarak. Güzeldi dizi ama daha iyi olabilrdi.

    YanıtlaSil
  2. SELAM! Nihayet beklediğim yazı... İstediğim gibi içimi dökebilirim sanırım. Öncelikle şunu belirteyim ben Lee'nin bu dizideki saçlarını çok beğendim. Bof'taki saçları çok yapaydı. Bir türlü içime sinmemişti. Peruk gibi duruyordu. Bu dizideki saçlarını görünce gözüme çok güzel göründüler. Personal Taste'deki saçlarına baktım da o da hiç fena değil hani! :)
    Dizinin ilk bölümünden başlayalım bakalım; ilk bölüm muhteşemdi. Sizin de bahsettiğiniz gibi çok etkileyici ve gerçekçiydi. İzlerken ben bile intikam duygusuyla doldum. İlk sahnelerden itibaren gözlerim Lee Min Ho'yu aradı. Dakika 1;'' nerde kaldı bu ya?'' dakika 10 ; ''ee hala yok!'' dakika 20; '' yanlış diziyi mi açtım acaba?'' :) diye düşündüm. Sonra diziyi durdurup kontrol edip tekrar açtım. Dakika 36 ve Lee sahnede.. ''İşte bu!'' diyerekten bir mutluluk aldı beni. :) Onun 17 yaşındaki halini ben de sevdim. Saçları daha iyiydi sonraki bölümlere göre.
    Başroldeki kızımız Kim Nana'yı ben çok çok sevdim. Öyle ki Sungkyunkwan Scandal'ı sırf bu kız var diye izlemeye başladım. Gerçek hayatta da birlikte olduklarını sizden öğrenmiş bulunmaktayım . Allah tamamına erdirsin ne diyim :) Dizi boyunca ''ha kavuştular ha kavuşacaklar'' diye düşünmekten harap oldum ama neyse...
    Bir de ajushimiz vardı. O nasıl bir insandır ya! Beni çok eğlendirdi. Televizyondan alışveriş yapması, sürekli yemek tariflerini denemesi güzeldi. Lee'yi çok önemsiyordu.
    Ha bir de intikam uğruna her şeyden vazgeçebilecek olan Steve Lee vardı. İlk başlarda sevdim ama sonra uyuz oldum adama. Tabi sonlara doğru onu tekrar sevmeye başladım. Ölümüne üzüldüm .
    Savcının ölümüne de üzüldüm ya. Sırf gerçekler ortaya çıksın diye ölümü göze aldı. Ölmeseydi keşke. Veteriner kız da tekrar evlilik hayalleri kuruyordu zavallım. Yazık oldu yazık! Maske meselesine değinmezsem hatırım kalır. O ağzını ve burnunu örten çaputla ben olsam 100 metre öteden tanırım ya. Yuh artık. Saçlar aynı,gözler aynı, vücut aynı ama sen tanıyama! hah! :) Burası saçma olmuş. Bari kar maskesi taksaydı.
    Sizin yazınızı okurken ben de düşündüm dizide rahatsız olduğum kısımlar var mıydı diye. Yoktu! Zaten içinde dövüş sahneleri olan dizileri filmleri severim. Bu sahneler abartılsa da gözüme hemen hemen hiç batmaz. neyse daha fazla detaya girmeden finalinde yorumunu yapayım.
    Heartstrings'den daha fazla kızdım bu dizinin finaline. Hiç birşeyi kesin bir sonuca bağlamışlar. Uyuz olurum böyle sonlara. Yapımcı açıklama yapmış sonunda Lee'nin ölmeyip Nana'yla birlikte gittiğine dair. Hıh! Ben diziyi izleyip bitirmişim onun üstüne bir de sinirlenmişim sen sonradan açıklama yapsan ne , yapmasan ne! Önemli olan bu bilgiyi dizinin içinde verip izleyicinin anlamasını sağlamak. Başkana tam olarak ne oldu? Steve Lee'ye yardım eden, abisinin intikamını almaya çalışan adama ne oldu? Nana'nın babasına ne oldu? Lee annesiyle birlikte mi gitti? Veteriner kız ne alemde? Benim böyle bir çok sorum var. Bir izleyici olarak he rşeyi öğrenmek isterim. Ama yapımcı sağolsun, her şeyi bize bırakmışmış peh! Bırakma arkadaşım, sana bırak diyen mi oldu? Neyse yine de güzeldi. Lee'yi doya doya izledik. :) Başka yapımlarda da bir an önce görürüz inş. Şimdilik; HADİ EYVALLAH!!!

    YanıtlaSil
  3. sevgili masal evi yeni alana taşındım bloguma yapılan saldırı yüzünden kawaiferya9qr blogunuda siliyorum yazını okuyamadım acil çıkmam lazım evden bu yüzden blogumu takip eden arkadaşlara yeni adresimi veriyorum söz eve geldikten sonra yazını okuyup yorumumu yapacagım ^^ yeni adresim
    http://bakurdanevar.wordpress.com/

    YanıtlaSil
  4. Blog'una ilk kez yazıyorum selam :) bu diziyi 1 yıl bekledim ha çıktı ha çıkacak derken dizi başladı tam beklediğim gibiydi hatta beklediğimden dahada iyi çıktı :) MinHo'yu tebrik ediyorum çok doğru bir dizi seçimi yaptığı için birde muhteşem bir oyunculuk sergilediği için. :) City Hunter bu yıl izlediğim diziler içinde en farklı senaryoya sahipti içinde herşeyi barındıran enfes bir diziydi oyunculuklar olsun kadro seçimi olsun ostlarıyla birlikte benim için bu yılın en güzel dizisiydi 5 defa izledim hiç sıkılmadan tekrar izlerim dizinin her bölümünü hiç sıkılmadan keyifle izledim Yoon Sung'dan sonra en sevdiğim karekter Steve Lee o nasıl bir bakıştır muhteşem bir oyunculuk segiledi en önemliside Yoon Sung'la babasının ilşkisini çok güzel ele almışlardı heleki bir birlerine çektikleri silah sahnesi unutulmazdı ne kadar ağladım anlatamam ;( herşeye rağmen Yoon Sung'un babasına olan sevgisi beni çok etkiledi herşey iyi güzeldi ama bu kadar güzel diziye böyle basit bir son olmamalıydı bu Kore'liler dizilerin sonunun içine etmekte pek bir usta olmuşlar artık büyük bir beklentim yok :((( yazın çok çok güzel olmuş ellerine sağlık :) diziyle ilgili bire bir düşüncelerimiz aynı ^^

    YanıtlaSil
  5. haklısın canım dizi çok güzeldi ama senaristler mangaya sadık kalmadan daha gerçekçi kurgular yazabilseydi daha da güzel olabilirdi.. maske konusu komedi zaten hala izledikçe gülüyorum, nana da savcı da iki metre öteden tanıyamadılar çocuğu :)

    demek ölmedi min ho.. ay sevindim dizinin sonu çok acıklı olmuştu öyle, ama öyle açıklama yapmakla olmaz ki resmen ucu açıktı, seyircinin kafası karışsın istemişler.. neyse tepkilerden sonra ölmedi dediler herhalde :)

    YanıtlaSil
  6. güzel yorumun için teşekkürler hayalcim bu yazıyla ben de içimi dökebildim senin gibi :)

    öncelikle haklısın min ho'nun saçları çok yapaydı BOF'ta ama ben bu hallyu saç modelinden nefret ettim ya herkes aynı saçla dolanıyor Kore'de maaşallah :) ama personal taste'de bir harikaydı Lee Min Ho..

    aynı senin gibi ilk bölüm boyunca gözlerim hep min ho'yu aradı, çok geç girdi diziye kendileri, ama ne girdi ya :) altın üçgen'deki çok tatlıydı gerçekten..

    yapımcının dizinin sonuna dair açıklama yaptığını sizlerden öğrendim ben de, ama açıklama yapması hiç önemli değil çünkü dizinin sonu gerçekten acıklıydı, yıllar geçmiş min ho yok ortada çok kötüydü.. resmen kafamızı karıştırmak istemişler çünkü dizinin son sahnesinde nana'nın gördüğü min ho'da hayal gibiydi, hayaldi bence hatta.. ama en sonda araba kullanırken karşımıza çıkınca ben "ölmedi" dedim yine de, umdum yani bunu :) neyse sevindim gerçekten ölmediğine :)

    senin kafana takılan soruların bir kısmı benim de kafama takıldı aslında ama dizide ipuçları verildi aslında..
    Başkan'ın bütün yasa dışı faaliyetleri ortaya çıktığı için muhtemelen hapse düşmüştür..
    Nana'nın babası ölmüş, kıza baş sağlığı diliyordu en sonda Eun Ah.
    min ho'nun annesiyle ajusshi hazırlanmış gidiyorlardı, Nana'nın elinde de bavul vardı muhtemelen min ho ile ikisi de havaalanına gidiyorlardı, dördü birlikte gidiyorlardı yani..

    son ucu açık olsa da bence etkileyici olmuş, dramatik sonları seviyorum ben, min ho ile babasının birbirine silah çektiği sahne bir harikaydı..

    tekrar görüşmek üzere^^

    YanıtlaSil
  7. tamam canım blogroll'e ekledim.. yorumunu bekliyorum görüşmek üzere^^

    YanıtlaSil
  8. güzel yorumun için teşekkürler besracım, hep beklerim bundan sonra da :)

    city hunter şahane diziydi gerçekten, oyuncular, mekanlar.. hele Altın Üçgen'de çekilen sahneler falan görsel şölendi.. eleştirdiğim çok ufak bir iki şey vardı yazdım onları da yazımda gerçi çok önemli değil benim için dizi bitince unuttum bile hepsini :)

    yoon sung ile babasının birbirlerine silah çektikleri sahne tek kelimeyle muhteşemdi, replikler bile çıkmadı aklımdan.. sonunu da beğendim kısacası, olması gerektiği gibi olmuş.. başka türlüsü gelmiyor benim aklıma.. ama ucunun açık bitmesi ilginçti, gerçi Hollywood filmlerinden ona da alışkınız çok da yadırgamadım aslında :)

    YanıtlaSil
  9. spoiler var okumayın sonrasını dedin ama gene de okudum :) iyiki de okumuşum diziyi yarım bırakmıştım zamansızlıktan şimdi tekrar izlemeliyim dedim kendime... resmen üşenikliğim gitti yorumlarınla :D diziyi bitiremediğim için daha fazla yorum yapamıyorum ama o öpüşme sahnesini okurken yerlere yattım sayende :D şimdi ne zaman magazin haberlerini görsem bu ikilinin o kasa aklıma gelecek ahahah :D

    YanıtlaSil
  10. dizi hızlı gidiyor canım vaktin olursa tamamlarsın, aksiyon macera falan derken bitiriveriyor insan, e lee min ho faktörünü de unutmamak lazım :)

    kasa sahnesini arirang tv'de izledim çok gülmüştüm ya, tüm romantizm kayboldu maalesef, hala orayı görünce gülüyorum :)

    dizinin sonunu okumasaydın bari, neyse sen tahmin edersin zaten ehu ehu :)

    YanıtlaSil
  11. Öncelikle geçen yorumumda yazını okuyamadıgım için biyane diyerek söze girim malum blogumun başına gelenler yüzünden başka bir alana geçmek zorunda kaldım ^^
    diziden bahsedecek olursam seninde yazında bahsettigin şu lee jin pyo minozun üvey babası benim favori karakterim resmen aşık oldum bu adama o kaşlarının dizi boyunca hep çatık olması ya bir kere bile inmezmi hiç o kaşlar yanlız işin özü aslında o kaşlar ama yinede hiç inmedi o kaşlar dizi boyunca :D . sonra 2. adamım şu dizide minozun ev işlerine bakan yanlarda iki üç tel saçı olan ajusshi oda başka bişeydi onunda saçları bitirme boktasına getirdi beni ^^ yazın baya uzun olmuş ama çokta güzel olmuş :D senin de yazdıgın gibi işallah romantik komediyle dönüş yapar ekranlara dizinin ostlarıda muhteşem yazı için teşekkürler ^^

    YanıtlaSil
  12. "dizinin sonunu okumasaydın bari, neyse sen tahmin edersin zaten ehu ehu :)"
    ahahhahah :D :D iyi dedin :)

    YanıtlaSil
  13. @makino only you'nun o küçücük fragmanından spoiler çıkaran insansın, bunu mu tahmin edemeyeceksin dimi ama :)

    YanıtlaSil
  14. SELAM! Aslında evet, haklısınız. Siz söyleyince aklıma geldi. Nana'nın babası ölmüştü. Artık nasıl uyuz olmuşsam dizinin sonuna kafam her şeyi resetlemiş :) Bence de Nana'nın gördüğü hayaldi. Ya da değil miydi? Olabilirdi de, olmayabilir de.. . İyice uçtum ben. Neyse başka yazılarınıza başka yorumlarımda buluşmak üzere.. Şimdilik; HADİ EYVALLAH!!!

    YanıtlaSil
  15. öncelikle siteni bugün ilk defa gördüm city hunter la ilgili yazını kahkaha atarak okudum bayıldım :) 1 ay kadar önce bitirdim city hunter ı ve benim ilk kore dizimdi ama türkiyenin iğrenç derecede klişeleşmiş dizilerinden ve yabancı dizilerde ki karmaşık ve iğrenç aşk tanımından sonra city hunter baş tacım oldu 2 hafta aklımdan çıkaramadım kim nana ve yong song aşkı harikaydı aşık olasım geldi aynı onlar gibi:) lee min ho ya bittim zaten bana göre saçları da harikaydı! Ardından personel taste yi izlediim oradaki haline de bayıldım ama ilk göz ağrımdı city hunter ve ben lee min ho yu o saçları ile tanımıştım !! genel olarak abartılı yerleri olsa da sonuçta çok iyiydi bof u (boys over flowers) o kadar övmelerine rağmen bazı yerlerinde sıkıldığım oldu ne yazık ki!! Ayrıca kim na na da gayet iyiydi yanında! lee min ho ile sevgili olduklarını öğreenince çok memnun oldum hatta!! kısacası yıllar geçse de city hunter müzikleri giyimi davranışları ve aşkı ile benim her zaman bütün diziler içerisinde "1" numaralı dizim olacak!!!
    ve siteni de çok beğendim canım bundan sonra takipçinim!!! Ellerine Sağlık

    City Hunter 6.bölümden..yanlış hatırlamıyorum inş..ama bu kısma öldüm bittim yani..Hala daha gülüyorum :D arada 100-200 dolarlık kısımlar da var ama sonuç önemli..koparttı beni Min ho orda :D

    Nana: elimi tutarsan 50 dolar..
    Yoon Sung: Omuzuna kolumu koyarsam?
    Nana:200 dolar..
    Yoon Sung: bir öpücük verirsem?..
    Nana: 500!..
    Yoon Sung: Gerçekten öpersem?...
    Nana: 1000 dolar.!
    Yoon Sung: Zengin adamlarla çıksan iyi olur. Bir öpücük 1000 dolar ediyorsa kim seninle çıkmak ister ki?
    BİR ALANA BİR BEDAVA OLSA BİLE PARA FAZLA GELİR! :)))

    En beğendiğim yerlerden biri....

    YanıtlaSil